Çarşamba, Kasım 21, 2007

Altın Örümcek Web Ödülleri Rezaleti 2007

Pes yani bu kadar olur !

Bilişim Teknolojisi alanında öncü olan bir kurumun web sitesine giriyorsunuz. Sitenizi yarışmaya katılması için kaydedeceksiniz. Üstelik burası en iyi web sitelerini seçen bir yer !

Yarışma başvurusu için para ödemeniz gerekiyor. Kredi Kartı adımına kadar geliyorsunuz. Başvuru ücretinizi ödeyeceksiniz. Bilgilerinizi girip onay tuşuna basıyorsunuz. Fakat o da ne; "Değişik Karakter Kullanmayın !" uyarısı karşınıza çıkıyor ve sayfa "Ödeme Onay "aşamasına geçmiyor.

"Değişik Karakter " nedir? diyerek girdiğim bilgileri tekrar gözden geçiriyorum. Bir iki nokta, virgül siliyorum tekrar deniyorum. Sonuç aynı ...

Bütün virgülü, noktayı, çizgiyi kaldırıyorum, Türkçe karakterleri siliyorum. Tekrar deniyorum.

Sonuç Yine aynı...

Bir daha, bir daha.. Sonuç yine aynı. E, be kardeşim bari nerede hata yaptığımı söyle de ona göre düzeltelim.

Dur o zaman banka havalesi ile ödeyeyim bu baydı artık diyorum.

Banka Havalesi içinde aynı adımları baştan yapmanız, çeşitli bilgileri tekrar tekrar girmeniz gerekiyor. Yılmıyorum. Aynı bilgileri tekrar kutucuklara giriyorum. Fakat o da ne? Bu sefer onay tuşuna bastığımda "Hata oluştu" diyor. Tekrar baştan deniyorum. Yine aynı şey. Tekrar...

Yine aynı şey.

E, Pes be kardeşim. Yarışmaya başvuramıyorum resmen!! Dur, o zaman şu adamlara ulaşayım da mail atayım telefon açayım diyorum. En altta sitede sağda iletişim link'i var. Ona basıyorum.

A o da ne?

"Server Internal Zart Zurt Error" Önceki sayfaya tekrar dönüp bir daha deniyorum. Aynı sonuç...

Komik değil mi? Şaka gibi? Burası Türkiye'nin en iyi web site ödüllerini verecek olan yetkili kurum.

Kelin ilacı olsa kendi başına sürermiş misali.

Bir de bu adamlar benim sitemi değerlendirecekler öyle mi?

Onlar benim siteme ödül verirler mi vermezler mi bilmem ama bence http://www.altinorumcek.com/ Yarışma Kategorisinde bu tasarım ve altyapı ile sınıfta kalmış oluyor.

Pazar, Ekim 14, 2007

Vodafone'dan "Gezen Ofis"


Vodafone, gezen ofis diye yeni bir tarife başlattı. Buna göre şirket çalışanlarına verilen hatlar, birbiriyle ücretsiz görüşüyor. Diğer yönlere aramalarını da 0,2YTL/dk. ücretle yapıyor. Tarifeye bağlı telefonlardan hangisi müsaitse, gelen bir arama o telefona yönlendiriliyor. Böylece işler yürüyor.

Hazırlanan TV reklamında gördüğümüz, bunlar... Sinema bileti kuyduğunda bekleyen Ayşe, tam sıra geldiğinde telefona bakıyor, işle ilgili bir terslik neticesinde biletini alıp filme giremiyor. Esas oğlanımız Ali de, biletini alıp şöyle hafif bir yan gözle baktıktan sonra Ayşe'ye giriyor filme.

Tarifenin yukarıda anlattığım özellikleri sıralandıktan sonra, dış ses devam ediyor: Oysa Ayşe, sinemaya girebilseydi, onunla aynı hayalleri kuran Ali ile tanışacaktı...

Görüntüde yeni tanışmış Ali ve Ayşe var, Ali boynunu Ayşe'ye doğru uzatmış, mırlayan bir kedi gibi, Ayşe de hanım hanımcık gülümsüyor Ali'ye.. Bir erkek, yeni tanıştığı bir hanıma böyle mi sırnaşır? Garip geldi doğrusu... Reklam ve fikir güzel de, bu son kısım biraz gerçeküstü olmuş.

Pazar, Ekim 07, 2007

vizyonumuz, misyonumuz

Firma tanıtım metinlerinde sık sık okuduğumuz ve çoğunlukla yapay bir kaç cümleyle geçiştirilen vizyonlarımız ve misyonlarımız vardır.
Bu geçiştirilen başlıkların altında aslında sadece şu söylenmektedir " satış, satış ve daha çok satış "

Gerçekten sosyal pozisyonunu, sınıfsal bilinç ve kültürünü oluşturmuş yapılarda bu kavramlar çok fazla zikredilmez. Çünkü duruşları ve tarzları itibariyle vizyon ve misyonları net ve rahat bir şekilde algılanır.
Diğerlerinde ise bu elbise üzerlerinde durmadığı, daha doğrusu kendilerine ait olmadığı için bütün süreçleri satış üzerine endeksli kılınır. Bu durum elbette kısa vadeli yararlar sağlar. Ancak, orta ve uzun vadede bu tür işletmeler kan kaybetmeye başlarlar.

Bu kaybediş, özellikle sadece satış odaklı olarak yürütülen reklam kampanyalarında kendini gösterir. Kısa vadeli topla - geç mantığı hakimdir. Oysa, iyi bir tanıtım yapılmadan reklam kampanyalarına kalkışmak çok ciddi mali kayıplara yol açmaktadır.

Derim ki

1. Gerçekten bir vizyonunuz ve de misyonunuz varsa fazla konuşmayın işinize bakın...
2. Ürettiğiniz değer/değerlerin sizi diğerlerinden farklı kılan ve üzerinde konuşulacak çok fazla bir özelliği yoksa sakın reklam kampanyaları için paranızı saçıp savurmayın...

Çünkü
Mali çapınız ne olursa olsun artık satış ve büyüme devri kapanmaktadır
Şimdi anlamlı ve kalıcı olma dönemine giriyoruz.

İşinize ve çevrenize iyi bakın ve hazırlıklı olun, yoksa haritadan silinirsiniz...


Perşembe, Temmuz 19, 2007

live earth meselesi



İnsanların, dengesini bozdukları dünya için birşeyler yapması ne güzel. En azından bir dizi konser düzenleyip dikkatleri bu noktaya çekmeye çalışmak da bir değer sayılabilir. İnsanları bir hedefe doğru yönlendirmek ve organize etmek için bu şekilde toplumsal bazı eğlencelik, keyifli durumların olması şart. Buna benzer şekilde yine sürekli düzenlenen Live Aid konserleri de var biliyorsunuz. Bu da Afrika için düzenleniyor. Gelirleri Afrika'daki muhtaç insanlara gönderiliyor. Ama genel olarak ne Afrika'nın ne de küresel olarak ısınan dünyanın durumunda bir iyileşme olmuyor. Bu konserlere katılanların, aslında konsere mi yoksa mesela Madonna'yı mı dinlemeye geldiği tartışmalı.

Belirli bir düzeyde farkındalık oluşturduğu doğrudur ancak sadece konserle düzelecek bir durum değil diye düşünüyorum. Koca koca petrol ve maden şirketlerinin, ülke ekonomilerinin çokça etkileneceği, altından kalkamayacağı bir yük olan bu küresel ısınma meselesinde ödenmesi gereken fatura çok daha ağır. Dünya insanlarının alışkanlıklarını değiştirmesi, yeni bir yaşam tarzı oluşturması gerekiyor. Bu olsa bile yeterli değildir. Dünyanın enerji ve ekonomi dengelerinde ciddi değişiklikler yapılmadan bu iş tamamen de çözülmez.

Hani ne derler; "bu da birşeydir!"...

Cuma, Temmuz 06, 2007

Orada mısın Sinan Çetin?


Digiturk reklamında kullanılan fikir çok güzel oturmuş. Mesaj çok net, reklamı çok beğendim. Belirtmeden geçemeyeceğim nokta şudur: Reklamı izledikten sonra epey güldüm. Derken aklıma Sinan Çetin düştü. Daha önce Doğuş Çay'ın da buna benzer bir reklamı olmuştu. Kız, kapıya gelir, elinde boş demlik, Doğuş Çay var mı? diye sorar vs. Doğuç Çay'ı olan kazanır (kızı yani :)


ucuztablo.com satılıyor




Yaklaşık 2 yıl önce internet üzerinden yağlıboya tablo satışına başlayan ucuztablo.com adresli site satışa çıkmış. Markaların, isim haklarının satıldığını duymuştum ama, site satışına pek rastlamamıştım. (ekşi sözlük'ün 1 milyon dolara satıldığı dedikodusu hariç).

Türkiye'de internetin bu noktalara gelmesi, web ortamında geliştirilmiş bir markanın satışa çıkacak olgunluğa erişmesi sevindirici. Kaça satacaklarmış, merak ettim doğrusu.

Çarşamba, Nisan 18, 2007

clear'den yeni bir ürün


konumunu ilk başlardan itibaren, "kepeğe son" sloganıyla sıkı bir noktada tutma hedefinde olan şampuan markası clear yeni bir ürün çıkardı: clear for men...
kepek önleyici özelliği olması güzeldi. lakin yeni çıkardıkları ve sadece erkeklere özel üretildiğini söyledikleri for men'in konumlanmasında bir yanlışlık, eksiklik var. erkek saçının kadınlarınkinden farklı yanlarını sıralıyor, daha yağlı ve daha kepekli olduğunu söylüyor. iyi güzel fakat, erkeklerin saçları hep aynı değil miydi? ben kendimi bildim bileli saçımda az ya da çok kepek vardı. şimdi bu şampuanı kullansam kepek sorunum biter mi?
ya yarın, sarışınlar, kumrallar, esmerler için de ayrı ayrı şampuanlar yaparsanız? nasıl inanayım şimdi ben size?
reklamcıların sık düştükleri bir hata bu: yeni bir ürünü anlatırken sıraladıkları durum ve ürün özelliklerini iyi etüd etmiyorlar. hoş, ürünü satabilmek için de bir yerde konumlanması ve bir yaraya merhem olması gerekiyor. ama bu sefer tam oturmamış gibi, eksik bir yan var.

Pazar, Nisan 15, 2007

zavallı cate blanchett!


marie claire dergisinin bu ayki kapağını, photoshop kursundan yeni çıkmış birine yaptırmışlar sanırım. "gözüm bir yerden ısırıyor ama, cate blanchett olmasın bu sakın?" dedirten bu kapağa şapka çıkarıyorum!

Perşembe, Nisan 12, 2007

avea'nın cevabı

vodafone'un şebeke içi teklifine avea'nın verdiği cevap, daha tercih edilesi görünüyor gözüme. vodafone sadece şebeke içinden bahsederken avea; dünyadaki tüm cep ve sabit telefonlarını aynı fiyattan aramaktan bahsediyor.


demek ki avea'nın bu teklifi hazırlaması için vodafone'un o pek de cazip olmayan kampanyasını açıklaması gerekiyormuş.

hoşgeldin vodafone!


değişim başlıyor sloganı ile, telsim'i satın aldıktan sonra piyasaya girdiler. telsim ile logolarındaki renkler aynı olduğu için yurdum insanından uzunca bir süre kendisine "telsim" diye hitap etmesini bekliyorum.

yeni kampanyası da epey ciddi görünüyor. avantajlı ve tercihe değer... lakin türk insanına pek yatkın görmediğimi belirtmeliyim. güzel güzel reklam filmleri, gazete reklamları ve sloganlar hazırlanmış. epey de geniş bir kampanya düzenlenmiş. ama bu kampanyanın tam olarak neyin üstünde oturduğu pek anlaşılmıyor. yurt dışında geniş bir arkadaş grubum olacak, bu arkadaşlarımın vodafone hatlı telefonları olacak. ben de bunlarla türkiye'de gibi aynı fiyattan konuşacağım. iyi hoş, lakin ortalama türk insanının vodafone'u tercih etmesi için yeterli bir sebep değil gibi görünüyor.

büyüklük, uluslararası alanda tecrübe, güvenilirlik kavramlarını güzel işlemişler. ama bu kampanya, bence bir ayağı boşta duran bir kampanyadır.